Genel

Küçük Kasabanın Kahpesi (5)

Küçük Kasabanın Kahpesi (5)

Cafer’le sevişip evden gönderirken komşu kadına yakalandığımız o andan sonra hayat cehennem oldu. Cafer’i arayıp anlattım durumu, ağladım hüngür hüngür… Cafer durdu, durdu,

“Kaçalım…” dedi sonunda… “Bir iki parça bir şey al yanına… Kimliğini al… Bana gel… Sikeyim anasını… Ben de sensiz yapamam… Dünya umurumda değil Güllü… Bırak gel bana… Gidelim buralardan…”

Dediği gibi yaptık… Arkamızda birer eş, ikişer üçer çocuk bıraktık öylece… Arkamızda kaldı her şey… İş… Sorumluluklar… Benim ruhsuz kocam… Onun örtülü şişman karısı… Çocuklarımız…

El ele atladık gittik… İzmir garajına, ordan İstanbul otobüsü, Bursa’da indik. Tekrar bir minibüs, küçük bir beldede arabadan indiğimizde akşam olmuştu. Belde dışına yürüdük elimizde çantalarla… Bir evin kapısını çaldı. Çıkan adamla sarmaştılar. Asker arkadaşıymış. Beni de tanıştırdı adamla,

“Karım…” dedi. “Gül… Kaçırdım. Sana geldim toprağım…”

“Hoş gelmişsin yenge… Buyrun, başım üstüne…” dedi adam, içeriye girdik. İki gün kaldık orada, sonra iki göz bir ev tuttuk, arkadaşının verdiği fazlalık yatak, kırık dökük bir iki eşya…

İlk gece sabaha kadar uyutmadık birbirimizi… Bahçenin ortasında bir ev… Bağıra bağıra seviştik. O yer yatağı cennet gibi geldi bize… Sonraki geceler de… Erkeğimin koynunda uyumak… Öyle güzel geldi ki bana…

Kimseden korkmadan… Bizi karı koca bilen insanların arasında, kimseden çekinmeden el ele, dudak dudağa yaşayabilmek… Kapımızı çekip istediğimiz gibi sevişebilmenin, istediğimizi yapabilmenin verdiği mutluluk…

Bir yandan haberler geliyor. Bulamasınlar diye cep telefonu kullanmıyoruz. Postaneden arıyorum tanıdıkları, arkadaşları, haber almaya çalışıyorum. Benimki gittiğimi anlayınca kıyameti koparmış önce… Çocuklar, komşular birer birer dökülmüşler, bildiklerini anlatmışlar.

Kendi sabah çıkınca eve damlayan arkadaşını, komşu amcayla yapılan sabah kahvaltılarını, oğlanın evde ikimizi yalnız yakalamasını, güpegündüz evimizden çıkan erkeği, kahvede okey oynadığı, çay ısmarladığı, içki içtiği can arkadaşının gidip karısını becerdiğini, hepsini öğrenmiş.

Çalıştığım yere gidip şefe anlatmış her şeyi, en ince detayına kadar, bir güzel seks hikayesi tadında boşanma dilekçesi yazdırmış. Ben onu en yakın arkadaşıyla aldatmışım da, sevgilimi eve almışım da, kaçarken evdeki paraların hepsini götürmüşüm de, oğlum şahitmiş, komşu şahitmiş de…

Bu arada yana yakıla beni arayıp dururken, her önüne gelene anlatıyormuş nasıl boynuzlandığını salak herif… İki tane erkek çocuğu var aptalın, gizle bazı şeyleri, kendine sakla birazını değil mi? O anlatıp durdukça annelerinin orospu olduğunu duymayanlar da öğreniyormuş sayesinde… Beni bulup vuracakmış, çocuklar için yapmıyormuş falan…

Bir gün çocukların sesini duyabilmek için evi aradım, kaynanam çıktı telefona… Nefret ettiğim tek insan… Evliliğim boyunca bana etmediği kötülük kalmayan kadın… Beni telefonda yakalayınca ağzına geleni söyledi. Bana çektirdiği tüm acının intikamını aldım o iki dakikalık görüşmede…

“Oğlum seni hanım yaptı. Köyden çıkardı, apartmanda yaşattı. Arabanız vardı, paran vardı. Herkes seni merak ediyor, neden bunu bize yaptığını… Rahat mı battı sana kaltak, elin beş paralık pazarcısına, çulsuzuna kaçtın orospu?” demez mi? Kendimi kaybettim,

“Ulan kaynana…” diye ağzımı açıverdim. “Sen oğlunun parasına bakacağına pantolonunu indir de bir bak bakalım, çükü kaç santimmiş? Kocanın altına yatıp oğlunu yaparken malzemeden çalmışsınız ulan… Beş santimlik pipisi vardı da ne diye benimle evlendirdin oğlunu, hayatımı kararttın?”

“Terbiyesiz…” diye araya girecek oldu, lafı ağzına tıktım. Neye uğradığını şaşıran kadına konuşma şansı vermiyor, makineli tüfek gibi saydırıyor, ağzıma geleni söylüyordum. Kendimi kaybetmiştim.

“Her şey para demek değil. Kadınlığımı yaşatmadı bana senin oğlun, bir güler yüz göstermedi. Ne güler yüz gösterdi, ne de adam gibi, erkek gibi sikti beni senin kıymetli oğlun…

Oh, iyi ki yaptım. İyi ki kaçtım. O beğenmediğin beş paralık pazarcının sayesinde amcığım bayram yaptı. Öküz oğlunun bamya gibi çükü yerine kol gibi yarak giriyor amcığıma… Ohhh… Erkek neymiş anladım artık… Safam olsun…”

Herhalde morarmıştır telefonun öbür ucundaki kaynanam… Suratına kapatıverdim telefonu… Orospu ha? Postanedekilerin şaşkın bakışlarına aldırmadan, topuklarımı vura vura çektim gittim. İçim soğumuştu biraz…

Ve bir zaman geçtikten sonra… Küçücük bir yer… Herkesin tarlası tapanı var, işyeri yok, bizde meslek yok, iş yok… İkimiz de çalışacak iş bakınıyoruz, yok yok… İş olmayınca para yok.

Günler geçtikçe yanımıza aldığımız para suyunu çekti. Bir ay sonra Cafer utana sıkıla parasının bittiğini söyledi. Bileziğimi verdim, gidip bozdurdu. Onun parası bitince bir bilezik daha…

Kocamın turistlerden aldığı bahşişler, tin tin saklayıp biriktirdiği, çıkarken son anda zulasından aldığım üç beş dolarlar, avrolar da arkasından gitti. Bir iki ay da onlarla geçindik. Arkadaşı bizden züğürt, yardım isteyemedi.

Neyse… Kayınvaldeme “para her şey değil” dedim o öfkeyle ama, seks de her şey değilmiş aslında… Biz iki kaçak sevgili, kaldık gerçeklerle baş başa… Açlık sofuluğu bozarmış, bizim de aşkı bozdu. Tartışmalar, iğnelemeler, kavgalar hatta… Gece yatakta sevişmeler bitti, sırt dönüp küs yatmalar başladı.

“Siktir git” dedi sonunda bir gün… “Param için mi geldin benimle? İş yok işte, sen görmüyor musun? İş var da ben mi çalışmadım?”

“Senin paran vardı da, bende para yok muydu? Bileziklerim, dolarlarım gitti benim de…” dedim öfkeden kendimi kaybederek… Keşke söylemeseydim bu lafı…

“Vayy… Öyle mi olduk şimdi?” dedi. Film koptu. Kapıyı vurup gitti. Bir daha da gelmedi.

Onun yerine asker arkadaşı geldi. Ben kapıyı açar açmaz içeriye daldı davetsiz…

“Cafer yok mu yenge? Bir ihtiyaç var mı diye bakmaya geldim.” dedi. Dedi ama, gözleri fıldır fıldır, şeytan gibi bakıyor. Yok dedim, zor gönderdim. Akşamına kapı çalındı. Cafer diye koşup açtım, yine o adam… Gözleriyle soyuyor beni kapıda… Yine aynı soru,

“Bir ihtiyaç var mı?”

“Hayrola, pek sık gelmezdin sen böyle?” dedim. Bocaladı,

“Hayır yani… Cafer’in yokluğunda… İhtiyacın vardır diye…”

Cafer beni mi deneyip test ediyor, o yokken ne yapacağım diye mi bu adamı gönderiyor nedir? Yoksa bu adama anlattı her şeyi, bu salak da benden faydalanmayı mı kuruyor kendi aklınca? Ümüğüme çökmek mi istiyor? Bilemedim. Adamı gönderdim.

Kara kara düşünüyorum. Ne yapacaım ben? Elimdeki para üç gün ancak idare eder beni, sonra açım. Ev sahibi kira isteyecek yakında… Ertesi gün oldu, Cafer yine yok. Anlaşılan gelmeyecek artık… Çocuklar burnumda tütüyor geldiğimden beri, hasret bir yandan… Ağlamaktan gözlerim şişti.

Sabah kararımı verdim. Telefon açtım. Büyük oğlum çıktı. Sesimi duyduğuna o kadar sevindi ki… Ben de öyle… Ağlamaya başladım. Kocam aldı telefonu sonra, ağlamamı duymuş,

“Cafer gelmiş, buralarda dolaşıyor Güllü… Sen nerdesin, ne yapıyorsun?”

Kem küm ettim, susup kaldım. Orospu çocuğu, kahpenin evladı, beni burda piç gibi bırakıp karısına gitmiş demek… Belki de arkadaşına pasladı beni, siksin diye…

“Gel…” dedi kocam… “Çocuklar seni çok arıyor…”

“Sen?” dedim. “Sen beni kabul edecek misin? Kötülük ettim sana…” Anasına söylediğim sözler geliyordu aklıma, kol gibi yarak yemelerim falan… Kadın oğluna hepsini bir bir söylemiştir mutlaka… Ama yine de gel diyor.

“Kötülük ettin, evet…” dedi. “Ama… Çocuklar da özledi. Gel artık…” Sustu, konuşmadı bir an… Sessizlik… “Çocuklarımın anası, benim karımsın… Boşama dilekçesi yazdırdım. Elim varmadı, gidip veremedim.”

“Biliyorum Hasan… Haberim var. Ama nasıl olur? Herkes biliyor…”

“Ben de özledim seni… Gel artık Güllü… Ne olduysa oldu. Her şeyi geçmişte bırakalım, unutalım. Gel…”

“Hasan…” dedim. Ezile büzüle… “Yol parası göndersene bana biraz… Ya da sen gel beni al burdan…” Evde ne varsa alıp gittiğimi yüzüme vurmadı, bileziklerimi takılarımı ne yaptığımı da sormadı. Biliyordu durumu, anlamıştı,

“Yarın patrondan avans alayım, postaneden yollarım sana, merak etme… Yeter ki gel sen…”

Eve döndüm, kapıda ev sahibi beni bekliyor. Orta yaşlı, iri yarı, körük çizme giymiş, kasketli, pala bıyıklı, kirli sakallı bir adam… Daha önce Cafer muhatap oldu hep, benimle konuşmazdı. Baştan aşağıya süzdü şöyle bir, yüksek sesle,

“Hanım, kocan yok mu? İki ay oldu kirayı getirmedi.” Gören var mı diye bakındım etrafa, rezil olmaktan bıktım artık,

“Gel, içerde konuşalım.” diyerek içeri aldım adamı… Belki acır, halden anlar diyerek paramın olmadığını, kocamın beni bırakıp gittiğini anlattım uzun uzun… Bir yandan bakıyorum, bunun da gözü göz değil. Hiç acıyacak göz yok adamda… Durmadan beni süzüyor, gözü diz üstü eteğimde, memelerimde, bacaklarımda dolanıyor hep…

“Yarın memleketten para gelecek, onunla öderim kiranı, merak etme…” dedim.

“Gece kaçmayacağını nerden bileyim senin…” dedi kaba kaba… Elini pantolonun önüne götürmüş. Orman ayısı… Nerden içeri aldım bu ayıyı bilmem ki… Hay aptal kafam… Hata üstüne hata… Niyeti bozmuş bu adam…

“Nasıl inandırayım peki? Ne yapmamı istiyorsun?” dedim. Ayağa kalktı, yanıma geldi. Çizmeler ayağında, tok tok ses çıkarıyor. Sedirde oturuyorum, önümde dikildi.

“Senden ille de para isteyen yok güzelim…” dedi. “Anlaşırız… Sen parasız evimde kaldın, ben de sende kalayım bu gece, bir aylık kirayı düşelim… ”

“Yapma bunu bana…” diye yalvardım. Çaresizdim. Yanıma oturup sarıldı. Yanaklarımı dudaklarımı öpmeye çalışıyordu. Limon kolonyası kokuyordu adam… Hazırlık yapmıştı anlaşılan, traş olmuş, süslenmiş gece için… “Yapma… Evliyim ben, kocam var… Yarın gelecek.” Uzaklaştırmaya çalıştım, gücüm yetmedi. Kollarından kurtulamadım.

“Boşuna çırpınma güzelim…” diye homurdandı adam… Çekti kucağına oturtuverdi beni… Bacaklarımı okşuyordu…

“Kocam dediğin adam dostun senin… Giderken asker arkadaşına anlatmış her şeyi… Asıl kocanı, çocuklarını bırakıp bununla kaçmışsın yarak sevdasına… Onda olan bizde de var sultanım… Hele bırak kendini… Biraz da ben sikivereyim seni güzelim… Ne kira isterim senden, ne muhtaç ederim… Ohhh… Bal kaymağım benim… Yerim seni ben…”

Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Piç… Allah bilir bu adamlara satmıştı beni… Satılık orospu gibi bırakıp gitmişti bu adamlara… Seviyorum dediği kadınını… Pezevenk… Kahpe dölü…

Yapacak bir şeyim, umarım yoktu. Bu gece bir aylık ev kirasına karşılık bu adamın altına yatacaktım çaresiz… Zaten hayır desem tecavüz edecek, adamın gözü dönmüş.

Bu kadar da büyütmeye gerek yok diye düşündüm. Alt tarafı yabancı bir erkeğin sikini yiyecektim. Sanki bugüne kadar Cafer’le yaptığımdan ne farkı var ki… Orospunun tekiydim ben… Bir an önce olsun bitsin bari…

“Lanet olsun. Peki, tamam…” dedim. “Dur yatağı sereyim de, adam gibi yap bari…”

Yer yatağını serdim ortaya… Elbisemi çıkardım yavaş yavaş düğmelerimi açarak… Gözleri parlıyor, sikini okşaya okşaya soyunmamı seyrediyordu oturduğu yerden… Ben de ağırdan alıyor, karşısında striptiz yapıyordum. Elbiseyi çıkardım. Beyaz kombinezonumu da sıyırdım. Sütyen külot kaldı.

“Çıkarayım mı bunları da, ister misin?”

“Hee… Çıkar hele…” dedi. Sütyeni çıkardım, memelerim fırlayıverdi.

“Ohhh…” diye inledi herif… “Pek de güzelmişsin kız… Akça pakça… Maşallah… İlik gibisin anam avradım olsun…” Külodumun beline parmaklarımı takıp kıvıra kıvıra çıkarırken sordum,

“Senin avrat böyle değil mi? Elin karısına göz koyuyorsun, sikicem diye tutturuyorsun.”

“Nerdee… Bizim avradın memeleri göbeğine değiyo, göbeği ondan önce gidiyo… Gece lambayı söndürmeden altıma yatmaz. Senin gibi avradım olsun, bi milyar borcum olsun, yavrum benim… Offf… Şu kaymak gibi amcığa bak… Mis gibi…” Orospuluğu ele aldım ben de iyice…

“Hadi sen de soyun bari… Karşıdan mı bakacaksın hep? Ben de senin sikini göreyim bakayım, nasılmış?”

Kalktı, üstünde ne varsa bir çırpıda soyunup sedirin üstüne attı. Altındaki içliği çıkardığında kalkmış siki ortaya çıktı. Yine hatırı sayılır bir aleti vardı adamın…. Fena değildi doğrusu… Yanına gidip kasketini başına taktım tekrar… Körüklü çizmeleri işaret ettim,

“Şunları da giysene ayağına… Öyle sik beni…” dedim. Güldü,

“Fantazi ha? Tamam…” dedi.

Çizmelerini giydi tekrar… Biraz komiğime gitti önce, sonra içim kabardı. Yanına gidip sarıldım. Çıplak bedenlerimiz birleşti. Siki karnıma battı. Pala bıyıkları da boynuma… Öpüştük biraz… Sonra sedire doğru ittim adamı, oturdu. Başında kasket, ayağında körüklü çizme, kasıklarında sertleşmiş siki… Fazla uzun değil ama, kalın… Değişik…

Önünde diz çöktüm. Bacaklarının arasına girdim. Kalın aleti elime alıp şöyle bir okşadım. Taşaklarıyla tartar gibi yaptım.

“İyiymiş…” dedim. “Kalın kalın… Tam bana göre…”

“İyidir…” dedi o da… “Karıları bağırtır bu, can yakar…”

“Bakalım, görücez…” dedim, eğilip yalamaya başladım sikini… İnledi. “Senin karı bunu yapmıyordur sana…” dedim yalarken…

“Nerdee?” dedi inleyerek… “Karşıdan görse abdes almaya koşar. Bırak eline almayı, yalamayı…”

İyice yaladım, parlattım sikini… Ağzımın içine alıp emdim, inlettim. Sonra kalktım, kucağına oturdum sırtımı dönüp… Dizlerine tutunarak kalçalarımla okşadım aletini biraz… Bacaklarımın arasına girdi sokmadan… Döndüm, boynuna sarıldım, kucağına tırmandım. Memelerimi ağzına verip emdirdim uçlarını… Bu arada sikinin üstüne oturmaya başladım.

“Ohhh… Hakkaten kalınmış…” dedim. “Baya kalın… Zor giriyor içime…” Yamyam gibi saldırıyordu memelerime… “Yapma…” diye tersledim. “Sakın çürüteyim deme… Asıl kocama gidicem yarın… Çürük görmesin bir yerimde…”

Cevap yerine homurdandı ayı… Pala bıyıklarını gerdanıma sürte sürte memelerimin uçlarını emdi vantuz gibi… Zevk almaya başlamıştım. Bu arada gazoz şişesi gibi kalın aleti içime almayı başarabilmiştim. Oturup kalkmaya başladım.

“Ohhh… Senin de amcığın daracıkmış be gülüm… Çok güzelmiş… Oh orospum… Ne de güzel sikişiyosun… Ahhh…”

“Evet, güzel sikişirim ben…” dedim oturup kalkarken… Sularım süzülüyordu kalın yarak amıma girip çıktıkça… “Hem zevk alırım, hem zevk veririm. Yaşamaya geldik dünyaya… Zevkler tatmaya… Hadi, yatağa gel, sen sik beni biraz da…”

Kucağından kalkıp yer döşeğine yattım sırt üstü… Bacaklarımı açıp bekledim. Tepeme dikildi, elindeki ıslak sikini okşaya okşaya bana baktı. Kasketiyle, çizmeleriyle hoşuma gitti. Ellerimi uzattım,

“Gel…” dedim. “Sik beni… Çizmelerinle sik…” Hemen geldi, tekrar girdi içime… Pompalamaya başladı. Beline bacaklarımı sardım. Boynuna kollarımı… Başındaki kasketi fıydırtıp attım, dudaklarını öptüm. Pala bıyığı izin verdikçe tabi… Fazla dayanamadı ağa, bacaklarımın arasında kasıldı, boşalmaya başladı.

Bitince yanıma uzandı, kendine gelmeye çalıştı bir zaman… Ben boşalmamıştım. Biraz izin verdim dinlenmesi için… Sonra eğilip pörsümüş sikiyle uğraşmaya başladım. Ağzımın içinde canlandı yılanı… Taşaklarını okşaya okşaya iyice sertleştirdim.

Sonra da kucağına tırmandım. İçimden akan döller kasıklarına süzülüyordu. Aldırmadan sikinin üstüne oturdum. Döllerin kayganlığı sikinin girmesini kolaylaştırıyordu. Sonunda kalın aletin tamamını aldım içime, oturup kalkmaya başladım.

Belki yirmi dakika uğraştım üstünde… Onun da gelmesini bekliyordum. O kasılırken ben de kendimi koyverdim artık… Bağıra bağıra orgazmın kollarına bıraktım kendimi…

“İster misin bir daha?” dedim yanında yatarken…

“Yok, sağol, yetti bu kadarı…” dedi. “Orospulara da gittim bu yaşa kadar ama, senin gibi sikişenine rastlamadım. Çok güzeldi. İliklerimi sıyırdın valla…”

“Ödeştik mi şimdi ağam? Kira borcu bitti mi?”

“Bitti lan kahpem, bitti… Kira borcu laf mı, sana ev feda olsun yavrum. İstediğin kadar otur.” Pala bıyıklarını sürte sürte somurdu dudaklarımı… Sonra da kalktı, giyindi, çıkıp gitti.

Tavandaki çiğ sarı ışığın altında yatakta uzanmış yatıyordum yorgun argın… Duşa gittim kalkıp, banyo yaptım. Çıkıp saçlarımı kuruluyordum baş havlusuyla, pencereye vuruldu.

“Ayyy…” diye bir çığlık attım korkuyla, baş havlusuyla çıplaklığımı örtmeye çalıştım, ne kadar örtebilirsem… Kasıklarımı örtsem memelerim açıkta kalıyor, onları örtsem üçgenim meydana çıkıyor.

Cafer’in asker arkadaşı pencerede… Sırıtarak bakıyor. Çekildi sonra, kapı vuruldu bu kez…

“Git başımdan…” diye bağırdım hırsla…

“Aç şu kapıyı…” diye seslendi. “Yoksa kırar girerim içeriye… Bir saattir penceredeyim, sizi seyrettim. Aç kapıyı…”

Çaresiz dediğini yaptım, gidip kapıyı açtım. İçeriye girip kapattı hemen… Ağzı sulanarak bana bakıyordu, çıplaklığıma… Islak saçlarımla, çırılçıplak bedenimle nasıl iştah açıcı görünüyorsam gözüne…

“Ne yani?” dedim. “Sen de mi istiyorsun?”

“Evet… Ben de istiyorum. Seni pencereden dikizledim bir saattir, nasıl sikiştiğini seyrettim. Taşaklarım şişti. Patlamak üzereyim.”

“Hani asker arkadaşlığı, yenge demeler? İnsan arkadaşının karısına sarkar mı?” diye çıkıştım. Sanki aylar boyu kocasının arkadaşıyla sikişen ben değilmişim gibi…

“Birincisi siz karı koca değilsiniz. İkincisi seni defterden sildi artık o… Üçüncüsü…”

Durdu, beni seyrediyordu hayran hayran… Önündeki kabarıklığı okşadı bastırmak ister gibi… Güzellik, seksilik başa belaymış. Beni gören her erkeğin siki kalkıyor işte, aklına sikmekten başka bir şey gelmiyor. Beğenilmek, istenmek de güzel aslında ama…

“Eee? Üçüncüsü?” Yanıma geldi, elimdeki minicik baş havlusunu alıp fırlattı. Ellerimden tutup şöyle bir çıplaklığımı seyretti…

“Üçüncüsü… Öyle güzel karısın ki… Öyle sikişkensin ki… Sikişmene de gerek yok. Önümde yürüsen yeter… Her yerin ayrı oynuyo senin… Bıngıl bıngıl kalçalarınla, koca memelerinle adamı bitirirsin yavrum…” Güldüm ister istemez,

“Ne yapayım canım? Allah böyle yaratmış işte…” dedim.

“Yaratmış evet… Tam yaratmış… Güllü… Hani sen arkadaş karısı diyosun ya… Ulan değil arkadaş karısı, bacım olsan sikerim seni… O derece… Hastayım sana… Cafer ilk getirdiği günden beri hastayım kız kahpe… Bi kere sikmeden bırakmam seni, ölürüm senin için…”

Güldüm. Yanına gidip sarıldım. Çırçıplak bedenimle onun kollarının arasına girdim. Ayaklarımın üstüne yükselip dudaklarını öptüm.

“Ölmene gerek yok…” dedim. “Madem çok istiyorsun… Geldiğimizden beri o kadar iyilik ettin bize… Bari borcumu böyle ödeyeyim sana… Her ne kadar sen arkadaşının emanetine ihanet etsen de… Soyun hadi… Sen de sik beni… Asker arkadaşının kapatmasını sen de sik…”

Yatağa uzanıp o gecenin ikinci sikicisini bekledim bacaklarım ayrık… Soyunup geldi. Bunun da ince, fakat uzun bir siki vardı. Amımı yalayıp ateşlendirdi bir süre, sonra da o uzun inceyi amıma soktu. Gidip gelmeye başladı.

Ah orospu Güllü ah… İçine yarak girdi mi, kimin diye bakmıyordu hiç… Kaçıncı bu demiyordu. Yine ıslanmış, sulanmıştı. Yağ gibi kayıyordu içimde… Diplerimi diplerimi okşuyordu uzun sikinin başı… İnledim zevkle,

“Ohhh… Güzell…” Kalçalarından tutup kendime çekiyordum. İnip kalkıyordu kalçaları. Sertti. Kaslıydı. Üstümdeki üçgen vücuduyla, pazularıyla göz dolduruyordu.

“Hoşuna gitti mi?” diye sordu. “Güzel sikiyor muyum?” Boynuna sarıldım,

“Evet canım… Güzel sikiyorsun… Arkadaşının siki hayvan gibiydi. Canım yanıyordu her seferinde… Senin sikin başka… Zevk veriyor, sadece zevk… Ooohhhh…”

“Biliyorum…” dedi. “Çok karı siktik beraber askerdeyken… Çarşı iznine çıkar, karı kız tavlardık. O önden girerdi, ben arkadan… Onun kalın alet ön tarafı doldurur, benim ince yarak kadınların göte daha rahat girerdi. Kadınları zevkten öldürürdük ikimiz beraber…”

“Bak sen yaramazlara…” dedim. Aklıma düştü sonra, “Benim arkam hala kız oğlan kız, biliyor musun?”

“Gerçekten mi? Hiç götten yemedin mi?”

“Hayır, ayıp dedim, günah dedim, sikin kalın dedim, yemedim hiç… Sen madem ustasın, hallet şunu… Ben de tadını alayım” İçimden çıktı,

“Domal canım, seni götünden de sikeyim…” Talimatını yerine getirirken,

“Terbiyesiz” diyerek güldüm arsız bir orospu gibi… “Nazik ol biraz…”

Usta işini yaptı. Götümün deliğini yaladı, kremledi, tükürükledi, alıştırdı iyice, sonra da kızlığımı bozdu. İnce uzun alet cop gibi arkama girerken canım yandı yine de… Eee, ilk defa arkamdan alıyordum.

Fakat anal seks hoşuma gitti. Elleriyle kalçalarıma yapışmış, yavaş yavaş giriyor, yavaş yavaş çıkıyordu… Sikini bir bilezik gibi saran büzüğümden zevk alıyordum. Girmesi de, çıkması da uzun sürüyor, o uzun temasın verdiği zevk inletiyordu beni…

“Sen de amcığını parmakla bir yandan…” dedi. “Bızırını okşa… Daha çok zevk alırsın.”

Doğruymuş. Önümden arkamdan aldığım zevk bitirdi beni… Kasılmalar başladı. Ben kasılırken sikini sağmalarıma dayanamadı, o hızlandı, döllerini içime püskürttü.

Sabaha kadar sikti beni asker arkadaşı… Alacakaranlıkta kapıdan dışarıya süzülürken horozlar ötmeye başlamıştı. Bense yatakta serilip kalmıştım yorgunluktan, uykusuzluktan… Sikilmiş, bitmiş…

Orospuydum ben… Kocam beni bu halimle, en yakın arkadaşıyla boynuzlayıp kaçan karısını yine de kabul etmişti. Başka erkek olsa bırak kabul etmeyi, çekip vururdu. Bense, onun bu iyiliğinin üstüne bir gecede iki erkekle sevişmiştim. İki değişik yarak yemiştim bir gecede…

Neyse diye düşündüm yattığım yerde… Bunlar da bir hatıra kalır bana… Kocam bamyasıyla beni sikerken bu geceyi anarım ilerde…

Cafer’in kalın siki, ev sahibinin çizmeleri, asker arkadaşının copu… Kendimi avuturum bu anılarla, yaşadığım zevklerle… Uzun, yalnız gecelerimde mastürbasyon yaparken, hayal kurarken… Nasıl dibime kadar sikildiğimi hatırlarım…

Kocamın bamyası…? Offf… Neler bekliyor beni acaba?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort Ankara escort bayan Ankara Escort Ankara Escort Rus Escort Eryaman Escort Etlik Escort Sincan Escort Çankaya Escort aydınlı escort seks hikaye beylikdüzü escort mersin escort bakırköy escort mecidiyeköy escort taksim escort erotik film izle ankara escort kocaeli esgort ankara escort rus escort kocaeli escort kocaeli escort keçiören escort etlik escort beylikdüzü escort ankara escort bayan ataköy escort etiler escort otele gelen escort beylikdüzü escort Casibom gaziantep escort izmir escort izmir escort izmir escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com ensest hikayeler artvin escort aydın escort balıkesir escort bartın escort batman escort bayburt escort bilecik escort bingöl escort bitlis escort bolu escort hurilerim.com çankaya escort keçiören escort Antalya escort porno Escort escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort görükle escort xnxx Porno 64 alt yazılı porno escort escort escort travestileri travestileri Casibom Casibom Giriş Casibom Güncel Giriş bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort porno izle bursa escort görükle escort bursa escort antalya escort şişli escort gaziantep escort istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj